This is the second Poetry Challenge. Translate this poem and e mail it it to mailmaviboncuk (at) gmail (dot) com no later than April 10th, 2015 to begin a two week correspondence to help finalize a version for all to enjoy in English.
Mavi Boncuk |
Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yârabbi!
Senin uğrunda ölen ordu budur Yârabbi!
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın!
Yahya Kemal, August 26th, 1922
(Mavi Boncuk translation March 21, 2015)
This breaking storm is the Turkish army gracious god!
Dying in your pursuit was this army gracious god!
So that in the calls to prayer your name has risen,
Make them victorious, as this is the last army of Islam !
Written before the Great offensive of Turkish War of Independence.)
"Onların bir ordu halinde ilk toplandıkları zaman, bütün millet muzafferiyetlerine dua ediyordu; onların ilk İnönü muzafferiyetini, onların ikinci İnönü muzafferiyetini, onların son Sakarya muzafferiyetini kalblerinin en saf ateşiyle seyredenler, onların Yunan ordularını bir taraftan Adalar Denizine kadar dipçik darbesiyle kovalayacaklarına inanıyorlar. Onlar bilsinler ki, şehid olurlarsa, cennette yerleri Peygamber'in karşısında ve onun ashabı, halifeleri, gazâ arkadaşları yanındadır; eğer gaazi olup yaşarlarsa, Salahaddin-i Eyyubi'ye ve askerlerine, Fâtih Sultan Mehmed'e ve askerlerine, Yavuz Sultan Selim'e ve askerlerine uzaktan ne gözle bakıyorsak, sokaktan geçerken onlara o gözle bakacağız." (pages. 260-61)
"Bizim ki yeryüzünde kalb sahibi birer insan olduğumuza yegâne bürhan olan değerimiz, Anadolu'da bugün döğüşen İslam ordularına karşı beslediğimiz hissî rabıtadır, bizi o askerler kendilerine karşı bir an lâkayd olmakla itham ederlerse yanılırlar. Biz onlardan aldığımız bir gurur hissiyle ağyar karşısında başımızı dik tutuyoruz. Yarın da Allah'ın karşısına onların şefâatinin gölgesinde çıkacağız. Biz yalnız onların ruhunu teneffüs ediyoruz. Bu Ramazana girerken de yalnız onları düşünüyoruz." (page. 262)
"Düşmanlarımız bu istiklal muharebesini bu biçare milletin yoksul tabakasının ruhundan doğmuş bir hareket saymadılar, bilakis nisbeten daha müreffeh, okur yazar, Garp irfaniyle yoğrulmuş Türklerin, Avrupa'dan getirdikleri hürriyet ve meşrutiyet fikirleri kabilinden bir fikrin eseri addettiler ve daima sandılar ki Türk halkı parasızlık, sefalet, açlık ve sürekli bir halde ezilirse, âkıbet esâreti istiklâle müreccah görür.
"Üç senelik feci tecrübe bu nazariyenin aksini isbat etti. Fecîanın derecesi arttıkça bu milletin istiklal hissi arttı, büyükten küçüğe kadar uzaktan yakına kadar her ferdini daha ziyade sardı, daha ziyade galeyanla Yunan cephesinin karşısına sevketti.
"Hayır üç seneden beri en ziyade telaffuz olunan bu istiklâl kelimesi, hürriyet ve meşrutiyet fikirleri gibi, Avrupakârî mektepten sızmış güzide sınıfın telkini ile yapılmış, halkın kafasına neşriyat kuvvetiyle yerleştirilmiş bir fikir değildir. Bilakis yerli bir fikirdi. Bu itibarla bu millette istiklâl fikri fıtrîdir; bu, milletin asırlardan beri kalbinde sönmemiş ve sönmez bu meş'aledir." (page.298)
See Also: Mavi Boncuk Post "Poetry Conquered the Seven Hills of Istanbul" on Yahya Kemal's poem on Istanbul
Mavi Boncuk |
Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yârabbi!
Senin uğrunda ölen ordu budur Yârabbi!
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın!
Yahya Kemal, August 26th, 1922
(Mavi Boncuk translation March 21, 2015)
This breaking storm is the Turkish army gracious god!
Dying in your pursuit was this army gracious god!
So that in the calls to prayer your name has risen,
Make them victorious, as this is the last army of Islam !
Written before the Great offensive of Turkish War of Independence.)
"Onların bir ordu halinde ilk toplandıkları zaman, bütün millet muzafferiyetlerine dua ediyordu; onların ilk İnönü muzafferiyetini, onların ikinci İnönü muzafferiyetini, onların son Sakarya muzafferiyetini kalblerinin en saf ateşiyle seyredenler, onların Yunan ordularını bir taraftan Adalar Denizine kadar dipçik darbesiyle kovalayacaklarına inanıyorlar. Onlar bilsinler ki, şehid olurlarsa, cennette yerleri Peygamber'in karşısında ve onun ashabı, halifeleri, gazâ arkadaşları yanındadır; eğer gaazi olup yaşarlarsa, Salahaddin-i Eyyubi'ye ve askerlerine, Fâtih Sultan Mehmed'e ve askerlerine, Yavuz Sultan Selim'e ve askerlerine uzaktan ne gözle bakıyorsak, sokaktan geçerken onlara o gözle bakacağız." (pages. 260-61)
"Bizim ki yeryüzünde kalb sahibi birer insan olduğumuza yegâne bürhan olan değerimiz, Anadolu'da bugün döğüşen İslam ordularına karşı beslediğimiz hissî rabıtadır, bizi o askerler kendilerine karşı bir an lâkayd olmakla itham ederlerse yanılırlar. Biz onlardan aldığımız bir gurur hissiyle ağyar karşısında başımızı dik tutuyoruz. Yarın da Allah'ın karşısına onların şefâatinin gölgesinde çıkacağız. Biz yalnız onların ruhunu teneffüs ediyoruz. Bu Ramazana girerken de yalnız onları düşünüyoruz." (page. 262)
"Düşmanlarımız bu istiklal muharebesini bu biçare milletin yoksul tabakasının ruhundan doğmuş bir hareket saymadılar, bilakis nisbeten daha müreffeh, okur yazar, Garp irfaniyle yoğrulmuş Türklerin, Avrupa'dan getirdikleri hürriyet ve meşrutiyet fikirleri kabilinden bir fikrin eseri addettiler ve daima sandılar ki Türk halkı parasızlık, sefalet, açlık ve sürekli bir halde ezilirse, âkıbet esâreti istiklâle müreccah görür.
"Üç senelik feci tecrübe bu nazariyenin aksini isbat etti. Fecîanın derecesi arttıkça bu milletin istiklal hissi arttı, büyükten küçüğe kadar uzaktan yakına kadar her ferdini daha ziyade sardı, daha ziyade galeyanla Yunan cephesinin karşısına sevketti.
"Hayır üç seneden beri en ziyade telaffuz olunan bu istiklâl kelimesi, hürriyet ve meşrutiyet fikirleri gibi, Avrupakârî mektepten sızmış güzide sınıfın telkini ile yapılmış, halkın kafasına neşriyat kuvvetiyle yerleştirilmiş bir fikir değildir. Bilakis yerli bir fikirdi. Bu itibarla bu millette istiklâl fikri fıtrîdir; bu, milletin asırlardan beri kalbinde sönmemiş ve sönmez bu meş'aledir." (page.298)