Image may be NSFW.
Clik here to view.
"The Sheep of Ankara, shows its hand last." Political cartoon by Sedat Simavi, in Istanbul magazine Güleryüz on October 1922. In the Background: Ankara, In the Foreground: Istanbul
Abolition of Caliphate (1924) and Millet System
In the secular state or country purports to be officially neutral in matters of religion, supporting neither religion nor irreligion and claims to treat all its citizens equally regardless of religion, and claims to avoid preferential treatment for a citizen from a particular religion/nonreligion over other religions/nonreligion.
Reformers followed the European model (French model) of secularization. In European model of secularizing; states typically involves granting individual religious freedoms, disestablishing state religions, stopping public funds to be used for a religions, freeing the legal system from religious control, freeing up the education system, tolerating citizens who change religion or abstain from religion, and allowing political leadership to come to power regardless of religious beliefs.
Image may be NSFW.
Clik here to view.In establishing a secular state, the Ottoman Caliphate, held by the Ottomans since 1517, abolished and to mediate the power of religion in the public sphere (including recognized minority religions in the Treaty of Lausanne) left to the Directorate for Religious Affairs. Under the reforms official recognition of the Ottoman millets withdrawn. Shar’iyya wa Awqaf Ministry followed the Office of Caliphate. This office was replaced by the Presidency of Religious Affairs.
The abolishing of the position of Caliphate and Sheikh ul-Islam was followed by a common, secular authority. Many of the religious communities failed to adjust to the new regime. This was exacerbated by the emigration or impoverishment, due to deteriorating economic conditions. Families that hitherto had financially supported religious community institutions such as hospitals and schools stop doing so.
Atatürk's reforms define laïcité (as of 1935) as permeating both the government and the religious sphere. Minority religions, like the Armenian or Greek Orthodoxy are guaranteed protection by the constitution as individual faiths (personal sphere), but this guarantee does not give any rights to any religious communities (social sphere). (This differentiation applies to Islam and Muslims as well. Atatürk's reforms, as of 1935, assume the social sphere is secular.)
The Treaty of Lausanne, the internationally binding agreement of the establishment of the Republic, does not specify any nationality or ethnicity. It simply identifies non-Muslims in general and provides the legal framework which gives certain explicit religious rights to Jews, Greeks, and Armenians without naming them.
Mavi Boncuk |
TEVHİDİ TEDRİSAT KANUNU
Kanun Numarası : 430
Kabul Tarihi : 3/3/1340
Yayımlandığı R. Gazete
: Tarih: 6/3/1340 Sayı: 63
Yayımlandığı Düstur: Tertip: 3 Cilt: 5 Sayfa: 322
Madde 1 - Türkiye dahilindeki bütün müessesatı ilmiye ve tedrisiye Maarif Vekaletine merbuttur.
Madde 2 - Şer'iye ve Evkaf Vekaleti veyahut hususi vakıflar tarafından idare olunan bilcümle medrese ve mektepler Maarif Vekaletine devir ve raptedilmiştir.
Madde 3 - Şer'iye ve Evkaf Vekaleti bütçesinde mekatip ve medarise tahsis olunan mebaliğ Maarif bütçesine nakledilecektir.
Madde 4 - Maarif Vekaleti yüksek diniyat mütehassısları yetiştirilmek üzere Darülfünunda bir İlahiyat Fakültesi tesis ve imamet ve hitabet gibi hidematı diniyenin ifası vazifesiyle mükellef memurların yetişmesi için de aynı mektepler küşat edecektir.
Madde 5 - Bu kanunun neşri tarihinden itibaren terbiye ve tedrisatı umumiye ile müştegil olup şimdiye kadar Müdafaai Milliyeye merbut olan askeri rüşti ve idadilerle Sıhhiye Vekaletine merbut olan darüleytamlar, bütçeleri ve heyeti talimiyeleri ile beraber Maarif Vekaletine raptolunmuştur. Mezkür rüşti ve idadilerde bulunan heyeti talimiyelerin ciheti irtibatları atiyen ait olduğu Vekaletler arasında tahvil ve tanzim edilecek ve o zamana kadar orduya mensup olan muallimler orduya nispetlerini muhafaza edecektir.
(Ek: 22/4/1341 - 637/1 md.) Mektebi Harbiyeden menşe teşkil eden askeri liseler bütçe ve kadrolariyle Müdafaai Milliye Vekaletine devrolunmuştur.
Madde 6 - İşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir.
Madde 7 - İşbu kanunun icrayı ahkamına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.
-----------------------------------------------------------------------------
TEKKE VE ZAVİYELERLE TÜRBELERİN SEDDİNE VE TÜRBEDARLIKLAR İLE BİR TAKIM UNVANLARIN MEN VE İLGASINA DAİR KANUN (1)
Kanun Numarası : 677
Kabul Tarihi : 30/11/1925
Yayımlandığı R. Gazete : Tarih : 13/12/1925 Sayı : 243
Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 7 Sayfa : 113
Madde 1 – Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gerek vakıf suretiyle gerek mülk olarak şeyhının tahtı tasarrufunda gerek suveri aharla tesis edilmiş bulunan bilümum tekkeler ve zaviyeler sahiplerinin diğer şekilde hakkı temellük ve tasarrufları baki kalmak üzere kamilen seddedilmiştir. Bunlardan usulü mevzuası dairesinde
filhal cami veya mescit olarak istimal edilenler ipka edilir.
Alelümum tarikatlerle şehlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, nakiplik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük ve gayıptan haber vermek ve murada kavuşturmak maksadiyle nüshacılık gibi unvan ve sıfatların istimaliyle bu unvan ve sıfatlara ait hizmet ifa ve kisve iktisası memnudur.
Türkiye Cumhuriyeti dahilinde salatine ait veya bir tarika veyahut cerri menfaate müstenit olanlarla bilümum sair türbeler mesdut ve türbedarlıklar mülgadır. Seddedilmiş olan tekke veya zaviyeleri veya türbeleri açanlar
veyahut bunları yeniden ihdas edenler veya ayını tarikat icrasına mahsus olarak velev muvakkaten olsa bile yer verenler ve yukarıdaki unvanları taşıyanlar veya bunlara mahsus hidematı ifa veya kıyafet iktisa eyleyen
kimseler üç aydan eksik olmamak üzere hapis ve elli liradan aşağı olmamak üzere cezayı nakdiile cezalandırılır.
(Ek: 10/6/1949 - 5438/1 md.) Şeyhlik, Babalık ve Halifelik gibi mensupları arasında baş mevkiinde bulunanlar altı aydan az olmamak üzere hapis ve 500 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasından başka bir yıldan aşağı olmamak üzere sürgün cezası ile cezalandırılırlar
(1). (Ek: 1/3/1950 - 5566/1 md.; Değişik: 7/2/1990 - 3612/5 md.) Türbelerden Türk büyüklerine ait olanlarla büyük sanat değeri bulunanlar Kültür Bakanlığınca umuma açılabilir. Bunlara bakım için gerekli memur ve hizmetliler tayin edilir.
Madde 2 – İşbu kanun neşri tarihinden muteberdir.
Madde 3 – İşbu kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.
(1) 13/7/1965 tarih ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesiyle sürgün cezası kaldırılmıştır.
-----------------------------------------------------------------------------
1982 | Anayasanın 174. Maddesi (İnkılap kanunlarının korunması)
Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin laiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılap kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz:
3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;
25 Teşrinisani 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanun;
30 Teşrinisani 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun;
17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü;
20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun;
1 Teşrinisani 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki hakkında Kanun;
26 Teşrinisani 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa gibi Lakap ve Unvanların Kaldırıldığına dair Kanun;
3 Kanunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun.
Clik here to view.
"The Sheep of Ankara, shows its hand last." Political cartoon by Sedat Simavi, in Istanbul magazine Güleryüz on October 1922. In the Background: Ankara, In the Foreground: Istanbul Abolition of Caliphate (1924) and Millet System
In the secular state or country purports to be officially neutral in matters of religion, supporting neither religion nor irreligion and claims to treat all its citizens equally regardless of religion, and claims to avoid preferential treatment for a citizen from a particular religion/nonreligion over other religions/nonreligion.
Reformers followed the European model (French model) of secularization. In European model of secularizing; states typically involves granting individual religious freedoms, disestablishing state religions, stopping public funds to be used for a religions, freeing the legal system from religious control, freeing up the education system, tolerating citizens who change religion or abstain from religion, and allowing political leadership to come to power regardless of religious beliefs.
Image may be NSFW.
Clik here to view.
In establishing a secular state, the Ottoman Caliphate, held by the Ottomans since 1517, abolished and to mediate the power of religion in the public sphere (including recognized minority religions in the Treaty of Lausanne) left to the Directorate for Religious Affairs. Under the reforms official recognition of the Ottoman millets withdrawn. Shar’iyya wa Awqaf Ministry followed the Office of Caliphate. This office was replaced by the Presidency of Religious Affairs.The abolishing of the position of Caliphate and Sheikh ul-Islam was followed by a common, secular authority. Many of the religious communities failed to adjust to the new regime. This was exacerbated by the emigration or impoverishment, due to deteriorating economic conditions. Families that hitherto had financially supported religious community institutions such as hospitals and schools stop doing so.
Atatürk's reforms define laïcité (as of 1935) as permeating both the government and the religious sphere. Minority religions, like the Armenian or Greek Orthodoxy are guaranteed protection by the constitution as individual faiths (personal sphere), but this guarantee does not give any rights to any religious communities (social sphere). (This differentiation applies to Islam and Muslims as well. Atatürk's reforms, as of 1935, assume the social sphere is secular.)
The Treaty of Lausanne, the internationally binding agreement of the establishment of the Republic, does not specify any nationality or ethnicity. It simply identifies non-Muslims in general and provides the legal framework which gives certain explicit religious rights to Jews, Greeks, and Armenians without naming them.
Mavi Boncuk |
TEVHİDİ TEDRİSAT KANUNU
Kanun Numarası : 430
Kabul Tarihi : 3/3/1340
Yayımlandığı R. Gazete
: Tarih: 6/3/1340 Sayı: 63
Yayımlandığı Düstur: Tertip: 3 Cilt: 5 Sayfa: 322
Madde 1 - Türkiye dahilindeki bütün müessesatı ilmiye ve tedrisiye Maarif Vekaletine merbuttur.
Madde 2 - Şer'iye ve Evkaf Vekaleti veyahut hususi vakıflar tarafından idare olunan bilcümle medrese ve mektepler Maarif Vekaletine devir ve raptedilmiştir.
Madde 3 - Şer'iye ve Evkaf Vekaleti bütçesinde mekatip ve medarise tahsis olunan mebaliğ Maarif bütçesine nakledilecektir.
Madde 4 - Maarif Vekaleti yüksek diniyat mütehassısları yetiştirilmek üzere Darülfünunda bir İlahiyat Fakültesi tesis ve imamet ve hitabet gibi hidematı diniyenin ifası vazifesiyle mükellef memurların yetişmesi için de aynı mektepler küşat edecektir.
Madde 5 - Bu kanunun neşri tarihinden itibaren terbiye ve tedrisatı umumiye ile müştegil olup şimdiye kadar Müdafaai Milliyeye merbut olan askeri rüşti ve idadilerle Sıhhiye Vekaletine merbut olan darüleytamlar, bütçeleri ve heyeti talimiyeleri ile beraber Maarif Vekaletine raptolunmuştur. Mezkür rüşti ve idadilerde bulunan heyeti talimiyelerin ciheti irtibatları atiyen ait olduğu Vekaletler arasında tahvil ve tanzim edilecek ve o zamana kadar orduya mensup olan muallimler orduya nispetlerini muhafaza edecektir.
(Ek: 22/4/1341 - 637/1 md.) Mektebi Harbiyeden menşe teşkil eden askeri liseler bütçe ve kadrolariyle Müdafaai Milliye Vekaletine devrolunmuştur.
Madde 6 - İşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir.
Madde 7 - İşbu kanunun icrayı ahkamına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.
-----------------------------------------------------------------------------
TEKKE VE ZAVİYELERLE TÜRBELERİN SEDDİNE VE TÜRBEDARLIKLAR İLE BİR TAKIM UNVANLARIN MEN VE İLGASINA DAİR KANUN (1)
Kanun Numarası : 677
Kabul Tarihi : 30/11/1925
Yayımlandığı R. Gazete : Tarih : 13/12/1925 Sayı : 243
Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 7 Sayfa : 113
Madde 1 – Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gerek vakıf suretiyle gerek mülk olarak şeyhının tahtı tasarrufunda gerek suveri aharla tesis edilmiş bulunan bilümum tekkeler ve zaviyeler sahiplerinin diğer şekilde hakkı temellük ve tasarrufları baki kalmak üzere kamilen seddedilmiştir. Bunlardan usulü mevzuası dairesinde
filhal cami veya mescit olarak istimal edilenler ipka edilir.
Alelümum tarikatlerle şehlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, nakiplik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük ve gayıptan haber vermek ve murada kavuşturmak maksadiyle nüshacılık gibi unvan ve sıfatların istimaliyle bu unvan ve sıfatlara ait hizmet ifa ve kisve iktisası memnudur.
Türkiye Cumhuriyeti dahilinde salatine ait veya bir tarika veyahut cerri menfaate müstenit olanlarla bilümum sair türbeler mesdut ve türbedarlıklar mülgadır. Seddedilmiş olan tekke veya zaviyeleri veya türbeleri açanlar
veyahut bunları yeniden ihdas edenler veya ayını tarikat icrasına mahsus olarak velev muvakkaten olsa bile yer verenler ve yukarıdaki unvanları taşıyanlar veya bunlara mahsus hidematı ifa veya kıyafet iktisa eyleyen
kimseler üç aydan eksik olmamak üzere hapis ve elli liradan aşağı olmamak üzere cezayı nakdiile cezalandırılır.
(Ek: 10/6/1949 - 5438/1 md.) Şeyhlik, Babalık ve Halifelik gibi mensupları arasında baş mevkiinde bulunanlar altı aydan az olmamak üzere hapis ve 500 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasından başka bir yıldan aşağı olmamak üzere sürgün cezası ile cezalandırılırlar
(1). (Ek: 1/3/1950 - 5566/1 md.; Değişik: 7/2/1990 - 3612/5 md.) Türbelerden Türk büyüklerine ait olanlarla büyük sanat değeri bulunanlar Kültür Bakanlığınca umuma açılabilir. Bunlara bakım için gerekli memur ve hizmetliler tayin edilir.
Madde 2 – İşbu kanun neşri tarihinden muteberdir.
Madde 3 – İşbu kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.
(1) 13/7/1965 tarih ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesiyle sürgün cezası kaldırılmıştır.
-----------------------------------------------------------------------------
1982 | Anayasanın 174. Maddesi (İnkılap kanunlarının korunması)
Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin laiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılap kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz:
3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;
25 Teşrinisani 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanun;
30 Teşrinisani 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun;
17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü;
20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun;
1 Teşrinisani 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki hakkında Kanun;
26 Teşrinisani 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa gibi Lakap ve Unvanların Kaldırıldığına dair Kanun;
3 Kanunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun.